Hızlı Kilo Verdiren KETOJENİK Diyet

Ketojenik diyet, kısa süreli yapılan ve sürdürülemeyen sonuçsuz kalmış diyetlerin aksine 90 yıldır belli bir beslenme bilimi doğrultusunda başarılı sonuçlar vermiştir. Diyetin en zorlayıcı etmenleri olan hormonal dengesizlikler, insülin direnci, yüksek kan şekeri gibi sorunlar bu diyette geçerli değildir. Bir nevi yağ yedirerek zayıflatan bu diyet kanser gibi bir çok hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Çoğumuz sağlıklı karbonhidratlar yerine zararlılarını tercih ettiği için bu diyetin vücuda sağladığı katkılar oldukça fazladır.

Düşük karbonhidrat, orta protein, yüksek yağ ile vücudun ketosise sokularak hızlı kilo kaybetmesini sağlayan diyete ketojenik diyet adını veriyoruz. Vücutta oluşan değişimlerden biraz bahsedecek olursak normal bir metabolizmada enerji üretimi için öncellikle karbonhidratlar kullanılır. Günlük enerji alımının %50-55’ini karbonhidratlar oluşturur. Bu diyette hücreler enerji ihtiyacını karbonhidratlardan değil çoğunluk yağlardan alır. Düşük miktarda alınan karbonhidratlar vücuda alındığı anda kullanılır ve vücut enerji üretmek için karbonhidrat bulamadığında yağlara başvurur. Bu değişime ketosis de denir. Glikoz yerini yağlara bırakır ve bu sayede kandaki keton miktarı artar.

KETOJENİK DİYET FAYDALARI

Kas kaybı yaşatmadan kilo kaybı : En başta Fazla kiloluların bolca şanslı olduğu bu diyette kilo kaybı onlar için diğerlerinden daha hızlı olacaktır. 2013 yılında British Journal of Nutrition’ da yapılan bir araştırmada kardiyovasküler hastalıkların oluşma riskini azalttığı kanıtlanmıştır. Ayrıca kas kaybı yaşatmadan kalıcı kilo kaybı da sağlayan bu diyet sayesinde tüketilenlere dikkat edildiği müddetçe ileriki safhalarda kilo alma ihtimaliniz düşük olacaktır.

Diyabeti önler : Sizlerde benim gibi diyabeti genetik taşıyıcılardansanız yani anne ve babanızda varsa ve hasta olmamanıza rağmen dikkat etmek zorundaysanız bu diyet tam size göre. Kandaki glikoz miktarı düştükçe kan şekeri değerleriniz normal seviyelere iner bu da diyabeti engellemeye ve insülin direncini düşürmeye büyük katkı sağlar.

Kanser düşmanıdır : Yapılan araştırmalar kandaki glikoz düşüklüğü sayesinde kanser hücrelerini açlıktan öldürülebileceğini kanıtlamıştır.

Kardiyovasküler rahatsızlıklardan korur : Yüksek kolesterol ve trigliseritler gibi kalp hastalıkları belirtileri azalır. LDL düşüşü ve HDL artışı sağlar.

Odaklanmayı kolaylaştırır: Mental kapasiteyi artırır ve odaklanmayı kolaylaştırır. Etkin düşünmenizi sağlar.

Yakın zamanda Nörolojik ve kognitif bozuklukların (Alzheimer, epilepsi, parkinson) tedavisi için kullanılmaya başlandı.

NELER TÜKETEBİLİRİZ ?

BİTKİSEL YAĞLAR: Sağlıklı yağlardan bitkisel sıvı yağlar ve kuruyemişler diyetimizin baş köşesini alıyor. Günlük kalori alımının %80’ini oluşturacak olan yağlar elbette bir çoğunuzun şimdiden gözünü korkutmakta çünkü toplumda oluşmuş yağ yersen şişmanlarsın algısı yüzünden bir çoğumuz zayıflamaya yardımcı yağları elinin tersiyle itmekte inatçı davranıyor.

Tohumlar, kuruyemişler, zeytinyağı, hindistancevizi yağı, avokado yağı, gibi bitkisel içerikli yağlar ve bitkisel tereyağı salatalarımıza, yemeklerimize ekleyerek yada sade tüketebiliriz.

NİŞASTASIZ SEBZELER: Salatalık, yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, turpgiller, kuşkonmaz…

PROTEİNDEN ZENGİN BESİNLER: Et, tavuk, balık, yumurta.. (düşük karbonhidrat içermesine dikkat edin.)

TÜKETİLEMEYECEK GIDALAR

  • Meyve ( fruktoz içeriği yüksek olanlar; karpuz, kavun, elma..)
  • Şekerli gıdalar
  • İşlenmiş, paket ürünler
  • Tahıl ya da buğday unu
  • Geleneksel süt ürünleri
  • Patates

KETOJENİK DİYETİ KİMLER UYGULAYAMAZ ?

  • Hamileler ve emzirenler
  • Hiperkolesterolemi hastaları
  • Elektrolit bozukluğu olanlar (böbrek hastaları)

KİMLER UYGULAMALI ?

  • İnsülin direnci olanlar
  • Obez ya da fazla kilolular
  • Polikistik overlı kadınlar
  • Sporcular (ağırlık antrenmanı yapanlar)
  • Tip2 diyabet hastaları
  • Alzheimer ya da nörolojik rahatsızlığı olanlar uygulamalıdır.

KETOSİSE GİRMEK

Günlük alınması gereken karbonhidrat miktarı 50’yi geçmemeli ama ketosise girmeyi kolaylaştırmak adına 30 gram alınmasını tavsiye ediyorum.

Ketosise girdiğimi nasıl anlarım ?

  • Nefes kokusundaki değişiklik ve ağızda oluşan metalik tat
  • İdrar kokusunda değişiklik var ise ketosise girmişsiniz demektir.

Uzun süreli uygulanırsa; el ve ayaklarda titreme, bilinç bulanıklığı, kalp hastalığı, kan yağlarının artması, kalp ritim bozukluğu ve hatta ölüme neden olabilir. Bunu önlemek adına amaca ulaşıldığı anda düzenli ve yeterli beslenmeye geçilmesini öneriyorum.

Yoruma kapalı.